TRT ses sanatçısı Züleyha Ortak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı koordinesinde bir yıldır ünlüleri buluşturduğu depremzedelere moral oluyor.
6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından harekete geçen sanatçı Züleyha Ortak, İletişim Başkanlığının koordinasyonunda ünlü dostlarıyla deprem bölgesinde ziyaretler yapıyor. Depremin yaralarını sarmak, depremzedelere moral vermek ve ihtiyaçlarını karşılamak için başlatılan ziyaretler kapsamında, kimi depremzedelerin bilgisayar talebi, kiminin de imzalı forma hayali gibi istekleri, bölgeye gelen ünlü heyetin girişimleriyle karşılandı. Ekibe öncülük eden Züleyha Ortak, kalplerin hala acılarla dolu olduğunu ve depremzedelerle oturup sohbet ettiklerinde gözyaşlarının bölgede devam ettiğini söyledi.
Bir nebzede olsa depremzedelere ferahlık vermeye gayret ettiklerini belirten Ortak, "Depremin yıl dönümünde de buradayız İletişim Başkanlığının bizlere emanet ettiği küçük hediyelerle geldik ve 300 aileye onları ulaştırdık. Bir yılda neler yaptık? İki bayram boyunca çocukların hediyelerini tamamladık. Bizlere destek olan belediyelerimiz var. Yine İletişim Başkanlığı bünyesinde çalışmalarımıza ve etkinliklerimize hız kesmeden devam ettik." dedi. Ortak, depremden bu yana bölgeye 32 kez geldiğini ifade ederek, "Çok kıymetli dostlar çalışmalarımıza katkıda bulundu ve emek verdiler. İsimlerini sayamayacağım kadar çok isim var. Bu noktada bizlere öncü olan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına çok teşekkür ediyorum. Yaptığımız çalışmaları duyurmamıza vesile olan Anadolu Ajansına ve TRT'ye çok teşekkür ediyorum. Bizleri bu süreçte hiç yalnız bırakmadınız. En azından yaptığımız çalışmaları duyurabildik." ifadesini kullandı. Bölgedeki vatandaşların kendilerini görünce, "Allah devletimize zeval vermesin, bizim her şeyimiz var. Sizlerin bizi düşünmeniz, bizlerle sohbet etmeniz ve gelip bir kahvemizi içmeniz bile bizler için kıymetli." dediklerini dile getiren Ortak, şunları kaydetti:
Az evvel Nurdağı'nda bir teyzemiz, 'Elbette kayıplarımız var, evlerimizden olduk ama zannetmeyin ki kahvemiz yok. Depremzedeler diye kahvelerini içmeyelim demeyin.' dedi. Hakikaten orada oturup biz ağladık ve kahvelerine eşlik ettik. Biz kalabalık olduğumuz için içmek istememiştik. Ancak teyzemiz kahveleri torununa yaptırdı ve biz de emanetleri, hediyelerimizi verdik hem de kahvelerimizi içtik. Burada yaşananları görünce hayatın aslında çok kısa olduğu anlaşılıyor. Yüzyılın felaketi olan bu deprem bizlere çok açık bir şekilde hayatın andan ibaret olduğunu gösteriyor. Kıymetini bileceğiz, 'İyilikten maraz doğar' derlermiş ama iyilikten maraz doğmaz biz bunu tersine çevirelim. Dünya gittikçe kötüleşen ortamda, haberlerde görüyoruz. Bizler iyi kalmaya ve iyilik yapmaya devam edeceğiz."