Sonbaharda birçok yer kırmızının, sarının ve turuncunun en güzel tonlarına bürünerek, ziyaretçilerine kartpostallara layık görüntüler sunuyor. İşte o büyülü şehirlerden bazıları…
Her mevsimi ayrı güzel olsa da Paris halkının şehre yeniden döndüğü, hayatın yeniden başladığı sonbahar ayları, kuşkusuz bu romantik şehri gezmek için en uygun dönem.
Yeşilin yerini sarının ve kahverenginin tonlarının aldığı çok sayıda parkta keyifli yürüyüşler yapabilir; kahve ve kruvasan kokuları eşliğinde şık vitrinleri seyredebilir; Seine Nehri boyunca kurumuş yapraklara bakarak yürüyüş yapabilir; Notre Dame ve Eiffel’in büyüsüne bir de sonbaharda kapılabilirsiniz.
New Orleans; festivalleri, caz ve blues kulüpleri ve gece hayatının yanı sıra mutfağıyla da oldukça meşhur, hatta Amerika’nın ‘Mutfak Başkenti’ olarak da biliniyor. Bu özel şehri sonbahar aylarında tavsiye etmemizin bir diğer sebebi ise eşine hiçbir yerde rastlayamacağınız eğlenceli Halloween yani Cadılar Bayramı kutlamaları.
Kısacası sonbahar kaçamağınızda birçok eğlenceli aktiviteyi bir arada tecrübe edebileceğiniz bir yer arıyorsanız, New Orleans’a mutlaka bir şans verin.
Sonbaharın tüm renklerini kucaklayabileceğiniz Ontario, kuşkusuz görür görmez büyüsüne kapılacağınız yerlerden.
Doğanın sonbahar şovuna şahit olmak için Toronto yakınlarındaki, ormanlarla kaplı Hockley Vadisi’nde ve Caledon tepelerinde gezilere katılabilir; Algonquin ve Killarney eyalet parklarının nefes kesici manzaralarında renklerin harikulade dansını izleyebilirsiniz. Kaynak: Brandlifemag