Birçok medeniyetten izler taşıyan Van Kalesi'nin güneyindeki "Eski Van Şehri"nde yürütülen kazı çalışmalarında yeni yapılar ortaya çıkarıldı.
Başta Urartular olmak üzere Ahlatşahlar, Eyyubiler, İlhanlılar, Anadolu Selçuklu, Akkoyunlular ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanılan Van Kalesi'nin güneyindeki "Eski Van Şehri"nin ayağa kaldırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülsen Baş Terzioğlu'nun başkanlığında iki yıldır yürütülen kazılarda, aralarında sanat tarihçi, tarihçi, mimari restoratör ve arkeologların bulunduğu 30 kişilik uzman ekip görev yapıyor.
Bu yıl yürütülen çalışmalarda, alandaki yapılar arasında bağlantıyı kuran yeni bir yol, yanmış evrak ve kumaş parçaları, seramik tabaklar, cam bilezik parçaları, boncuk, bronz sikkeler, tütün lüleleri bulundu. Çalışmalar kapsamında Osmanlı dönemine ait pazar yerinin ortaya çıkarıldığı Eski Van Şehri'ndeki Ulu Cami, Kızıl Minare, Abbasağa Camisi, Hüsrev Paşa Hanı, Çifte Hamam, Miri Ambarı, 2 kilise ve sarnıcı da restore ediliyor.
Birçok noktada yürütülen çalışmalarla tarihi alanın tüm yönleriyle ayağa kaldırılarak turizme kazandırılması hedefleniyor.
"MİMARİ DOKUYU ORTAYA ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Prof. Dr. Terzioğlu, Eski Van Şehri'nin Urartu döneminden Osmanlı'nın son dönemine kadar yerleşim yeri olarak kullanılan önemli bir alan olduğunu söyledi.
Tarihi alanda farklı etnik ve dini toplulukların bir arada yaşadığı, kozmopolit ve zengin kültürel yapının izlerini görmenin mümkün olduğunu belirten Terzioğlu, şunları kaydetti: "Bu yıl ki çalışmalarımızı kazılması planlanan alanların detaylı belgelendirilmesi ve haritalama çalışmalarıyla başlattık. 16. yüzyıla ait Osmanlı yapısı Hüsrev Paşa Hanı'nın batısında, toprak altında kalan mimari dokuyu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Kazı çalışmalarında han ile bağlantılı taş örgülü duvarların sınırlandırdığı mekanlarla karşılaştık. Mekanların boyutları, niteliği ve elde ettiğimiz bulgular alanın bir pazar yeri olabileceği yönünde. Arşiv kayıtları, kentin konumuna bağlı canlı bir ticarete sahip olduğunu ve sur içindeki alanda bilhassa orta kapı çevresinde ticari ürünlerin pazarlandığı yerlerin olduğunu belgelemekte. Orta kapı civarında bir pazar yerini tespit ettiğimizi tahmin ediyoruz. Hüsrev Paşa Hanı ile bağlantılı ikinci bir han yapısı olması da muhtemeldir. İlerleyen zamanlarda netlik kazanacak."
Kazılarda yangın izlerine rastladıklarını, sırsız Osmanlı seramikleri, ay yıldız bezemeli cam bilezik parçaları, ay yıldız amblemli sırlı seramik tabaklar, boncuklar, farklı renkte boyalar, çok sayıda cam curufu, Osmanlı bronz sikkeleri, tütün lüleleri, yanmış evrak ile kumaş parçaları bulduklarını anlatan Terzioğlu, "Eski Van Şehri'nin sosyal yaşamına dair birçok bulgu elde ettik. Diğer bir çalışmamızı kentin yol dokusu üzerinde yoğunlaştırdık. Çifte Hamam'a ulaşımı sağlayan taş döşeme Osmanlı yolunun doğu ve batısını sınırlayan mimari dokuyu ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. Elde ettiğimiz bulgular kentteki sosyal, siyasal, dini ve ekonomik yaşama dair ilgi çekici ayrıntılar sunacak" ifadelerini kullandı.
Çalışmaları inceleyen Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli ise Van'da Osmanlı ve Selçuklu dönemine ait ayakta kalan az sayıda yapının olduğunu, bunun da 1915-1918 yıllarında Ermeni ayaklanmaları ve Rus işgaliyle şehrin tahrip edilmesinden kaynaklandığını söyledi.